İstanbul 18°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Bahçeli’nin doğru fikri Saray’a mı takıldı

  • Biri yalan söylüyor, hangisi!

  • Sermaye selam bile vermezken

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

detail banner reklam

Bahçeli’nin doğru fikri Saray’a mı takıldı

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Mayıs 21, 2025

Yazı İçeriği

  • Bahçeli’nin doğru fikri Saray’a mı takıldı

  • Biri yalan söylüyor, hangisi!

  • Sermaye selam bile vermezken

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Biri yalan söylüyor, hangisi!

Unutulacak, arada kaynayacak diye ödüm patlıyor.

Bahçeli’nin siyasi hayatının belki de en doğru, en mantıklı önerisi.

Biliyorsunuz PKK ile barış süreci Bahçeli’nin bir konuşması ile başladı.

Bahçeli, Öcalan’ın TBMM’ye gelip konuşma yapmasını, PKK’yı silah bırakmaya ikna etmesini, bunun karşılığında belirli bir süre hapis yattıktan sonra şartlı tahliye demek olan umut hakkını elde etmesini ve PKK’lı teröristlere de af çıkarılmasını önerdi.

Herkes şaşırdı.

DEM Parti’nin önünden geçen herkese “terörist” damgası yapıştıran, kürsülerden Erdoğan’a idam ipi fırlatan Bahçeli Öcalan’ın affını istiyordu.

İktidarın büyük ortağı ve genel başkanı konuya önce “mesafeli imiş gibi” yaptılar.

Nabız yokluyorlardı aslında.

Çünkü Bahçeli’nin böyle bir teklifi Erdoğan’dan habersiz yapması söz konusu olamazdı.

Sadece mayınlı bölgeye önden Bahçeli’yi ve partisini sokmayı tercih ediyordu AKP tarafı.

Baktılar ki çok tepki yok, AKP ve Saray da ufak ufak konuya girmeye başladılar.

Muhalefet ise “Terörsüz Türkiye hepimizin isteği ama …” diyerek makul şartlar öne sürüyordu.

“Bu konu Saray’da ya da parti genel merkezlerinde kapalı kapılar arkasında konuşulup çözülecek konu değil. TBMM çatısı altında konuşalım.”

Makuldü.

En önemlisi ise DEM Parti de aynı fikirdeydi.

Çözümün adresi TBMM olmalıydı, kurumsal olmalıydı.

Sorun iktidar partisi ile çözülmeye çalışılınca mesele keyfi hale geliyor, Erdoğan siyasi olarak zemin kaybettiğini düşününce çözüm masasını hiç düşünmeden devirebiliyordu.

Ancak Saray bu talebe yanıt bile vermedi.

Memleketi kimseye danışmadan, kimse ile konuşmadan Saray’dan yönetmek hoşlarına gidiyordu.

Herkes yine aynı şey tekrarlanacak diye düşünürken, Bahçeli’den çok doğru bir teklif geldi.

Bahçeli, sadece TBMM’deki değil, gerekirse Meclis dışındaki tüm partilerden de katılım alacak 100 kişilik bir heyet belirlenmesini ve sürecin bu heyetin bilgi ve kontrolü altında yürütülmesini istedi.

Bana göre bu teklif, Bahçeli’nin tüm siyasi hayatında yaptığı en makul ve en demokratik tekliftir.

Üzerinden günler geçtiği halde, iktidar büyük ortağından ve Saray tarafından buna yanıt verilmemiş, hatta onay verilmemiş olması hem düşündürücü hem korkutucudur.

Saray’ın sessizliği, Terörsüz Türkiye adını verdikleri sürecin önündeki asıl engelin muhalefet değil, iktidar partisi olabileceği izlenimini uyandırmaktadır.

Belli ki Saray canı isteyince süreci bitirme hakkını elinde tutmak istemektedir.

Çünkü iktidar AKP’nin şu anda Türkiye’nin en milliyetçi partisi olarak algılandığının farkındadır.

Ve 23 yılın sonunda elinde kalan tek şey olan bu “zannı” da kaybetmek istememektedir.

Hazır Barış Süreci’nden bahsetmişken, iktidarın bu konuda doğruları söylemediği ile ilgili en net bilgi Agence France Press’in yaptığı bir röportajdan geldi.

Fransız haber ajansı, kendi feshetme konusunda hiçbir sözü bulunmayan PKK’nın üst örgütü KCK sözcüsü ile görüşmüş.

Röportajın en önemli ve şaşırtıcı bölümü şuydu.

KCK, süreçte “baş müzakereci” olarak Abdullah Öcalan’ı belirlemişti.

Öcalan isminin belirlenmesi şaşırtıcı değildi elbet.

Ama unvan şaşırtıcı idi.

İktidar bize ne diyordu haftalardır.

“Bir pazarlık yok. PKK kayıtsız şartsız silah bırakacak. Biz de devlet olarak bundan emin olunca gereği neyse yapacağız. Onların bir talepte bulunma hakkı olmayacak.”

Peki, pazarlık yoksa müzakereci ne yapacak!

Öyle ya sözlükler müzakereyi “birbirinden birtakım şeyler elde etmek isteyen kişilerin, kurumların, devletlerin, diğer tarafı ikna etmek ve etkilemek suretiyle, kendi istekleri gibi düşünmelerini ve taleplerini kabul etmelerini sağlamaya odaklanan bilgi ve hüner sergiledikleri bir iletişim ve karar verme süreci” olarak tanımlıyor.

Müzakereci de bunu yapan kişi.

Öcalan da bunların “başı”.

Ya iktidar yalan söylüyor ya da PKK’nın üst örgütü KCK.

Sizce hangisi!

Sermaye selam bile vermezken

Birkaç gün önce Türkiye’ye hâlâ güvenenler var diyerek, HABAŞ’ın Türkiye’de yerli ve milli bir otomobili kendi imkanları ile üretmek için 2 yıla yakın bir süredir çalıştığını, bunun için Türkiye’deki Honda fabrikasının yanı sıra, İngiltere’deki Honda fabrikasını da satın aldığını ve Türkiye’ye getirerek dev bir tesise dönüştürdüğünü yazdım.

İktidar tarafından büyütülüp beslenen iş insanlarının bile servetlerini yurt dışına transfer etmeye başladığı, Koç Grubunun dahi otomotiv üretimi için Romanya’da yatırım yaptığı bir süreçte önemli bir hamle idi bana göre.

78 yaşında bu işi yapmak için uğraşan Mehmet Başaran’a madalya takmak lazımdı.

Türkiye’ye güvenip ciddi bir kaynak yaratan bir diğer grup ise MOI ortaklığı oldu.

Daha önce TÜV Türk’ün 613 milyon dolar bedelle kazanıp, 552 milyon dolar ödediği araç muayene istasyonu kurma imtiyazını bu kez MOI kazandı.

Üstelik de fiyatı dolar bazında neredeyse 4 kat arttırarak.

Kalamış Marina ihaleleri, tekrarlanınca dolar bazında fiyat düşüşü yaşarken, araç muayene istasyonları ihalesi dolar bazında 4 katına çıktı.

TÜV, ihalede en yüksek fiyatı vermemiş ve soranlara da “Fazla yükseltmek istemedik çünkü bu ihale sonunda bize kalır, niye boşu boşuna yükseğe çıkalım” yanıtını vermişti.

Ancak görünen o ki, TÜV’ün duası kabul olmayacak.

MOI’nin kazandığı ihale, Cumhurbaşkanlığı tarafından onaylandı.

Şimdi MOI’nin önünde sistemini kurmak için kullanacağı 2 yıl ve muhtemelen MOI ile çalışmak için sıraya girecek muayene istasyonları var.

Türkiye’ye güvenerek 20 yıllık bir teklif vermek ise gerçekten bu dönemde iyi cesaret.

Çünkü bugünlerde sermaye Türkiye’ye değil milyar dolar, selam bile vermiyor!

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ? 

Cehaletin değilse de cüretinin sınırı olduğu zaman.

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Bize Biraz Müsaade
Köşe Yazıları
Bize Biraz Müsaade

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2025

Silivri Günlüğü - 73
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 73

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

Silivri Günlüğü - 72
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 72

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
"Gerçek aşkın nadir olduğu bir gerçek" görseli
5 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Prof. Dr. Saadettin Eskiçorapçı"Gerçek aşkın nadir olduğu bir gerçek"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor. 00:00 Giriş 02:00 Neden eskisi gibi insanlar birbirleriyle konuşmuyor? 05:30 Aşkta zamanla değişen bir şeyler oldu mu? 07:43 Sonsuz aşk diye bir şey var mı? 10:44 Bir üroloji doktorunun günü nasıl geçer? 12:44 Kitabın ismi "Konuşulmayan Erkeklik" nereden geliyor? 15:53 İnsanların üroloji hastalıklarına karşı bir korkusu var mı? 18:35 Bizim kültürümüzde cinsel kimlik nasıl inşa ediliyor? 21:45 Kadınların ve erkeklerin rolleri arasında bir dengesizlik var mı? 24:06 Sosyal medya insanı yalnızlaştırıyor mu? 27:32 İnsan olarak kusurlarımızı nasıl anlayacağız? 31:00 Sadece iletişimsizlikten kaynaklı biten ilişkiler 32:25 Sosyal medyanın mukayese etkisi doğru mu? 35:05 Kadınlar ve erkekler birbirlerinin en çok nelerinden şikayetçi oluyorlar? 37:26 Andropoz ve menopoz kavramlarının gerçeği yansıtmadığı durumda ne yapmak lazım? 38:23 Bu konularda gençlerin bilgisi ve durumu nasıl? 42:14 HPV ile alakalı nasıl bir yol izlenmeli? 43:43 HPV hakkında genel bilgilendirme 46:39 Cinsel yolla artan hastalıkların sayısında bir artış var mı? 47:53 Hangi yaştan sonra insanlar üroloğa görünmeye başlamalı? 49:11 Ailelerin çocuklarına yaklaşımıyla ilgili ne gibi tavsiyeler verebilir? 50:39 Robotik fonksiyonlarının ilerlemesiyle tıpta insan elinin önemi azalıyor mu? 53:10 Kapanış
Kasım 16, 2025
"Dinleyiciye istediğim gibi ulaşmayan çok şarkım var!" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Demet Sağıroğlu"Dinleyiciye istediğim gibi ulaşmayan çok şarkım var!"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim 00:00 Giriş 00:39 Bir günü nasıl geçiyor? 02:05 Hikayesi olan şarkılar azaldı mı? 03:56 Hikayesi olan fakat farkedilmeyen şarkısı oldu mu? 04:41 Bir şarkı yazmaya nasıl başlıyor? 06:50 Geçmişte yaşadığı durumlar şarkı yazarken kendisini etkiliyor mu? 09:52 Magazin ile arasındaki mesafe 11:59 Şöhret kazandıktan sonra kalbinin kırıldığı olaylar oldu mu? 12:18 Yayınlamadığı eseleri 13:02 Cem Adrian ile yollarının kesişmesi 15:06 Özgüvenini nereden buluyor? 17:46 Arnavut Kaldırımı şarkısı 21:39 Kınalı Bebek şarkısı 23:40 Günümüz müziklerini nasıl buluyor? 24:27 Bugünkü imkanlar 90'larda olsaydı müzik dünyası nasıl olurdu? 26:19 Yapay zeka ve müzik ilişkisi ile ilgili ne düşünüyor? 27:24 Dinleyiciye ulaşmak günümüzde daha mı kolay? 31:12 Kapanış YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Kasım 9, 2025
"Her reçete her insana uygun değil" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Klinik Psikolog Beyhan Budak"Her reçete her insana uygun değil"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor. 00:00 Giriş 00:48 Bir günü nasıl geçiyor? 01:35 Emeklilere tavsiyeleri 03:11 Hobinin faydaları nedir? 07:14 Mutlu insan kimdir? 10:46 İnsanlarda zamanla ne değişiyor? 13:37 Alacaklı olma halinden nasıl kurtuluruz? 16:42 Güzel anlara neden tutunamıyoruz? 26:12 Psikolojide etiketleme durumu 33:39 Mahcubiyet duygusu 39:13 İnsan ne zaman psikoloğa gitmeli? 45 59 İyi hissetmek için öneriler 51:34 Özgüvenin çocuklukta mı oturması gerekli? 53:22 Değersizlik duygusu 56:21 Doğru insanı nasıl buluruz?
Kasım 2, 2025